Öfke; tüm duygular gibi son derece doğal, evrensel, bazı durumlarda gerekli, sağlıklı şekilde yönetilebildiğinde ve doğru şekillerde ifade edildiğinde oldukça işlevsel ve faydalı bir duygudur.
Ancak bazı durumlarda yaşadığımız öfke çok yüksek ve yoğun olabilir ve bu duygunun bizde yarattığı fiziksel ve davranışsal etkiler üzerinde kontrol sağlayabilmemiz güç olabilir.
Öfkelerini kontrol etmekte güçlük yaşayan kişiler, yaşadıkları tartışma / kavga / olaydan bir süre sonra sakinleştiklerinde; verdikleri tepkiler, söyledikleri sözler ve davranışlarından dolayı pişmanlık duyabilirler. Kişiler, öfkeleri yatıştıktan sonra, dönüp baktıklarında tepki verdikleri şeyin o kadar da öfkelenilecek bir durum olmadığını fark edebilirler.
Öfke duygusu ve öfke kontrolü ile çalışırken, iki nokta oldukça önemlidir:
Öfke yıkıcı etkileri olabilen bir duygudur. Özellikle sürekli ve yoğun bir şekilde yaşandığında, kişi ve çevresi için oldukça yıpratıcı ve zarar verici bir hal alabilir. Kişiler genellikle, öfke patlamalarından dolayı ilişkileri, günlük yaşantısı, iş hayatı gibi alanlarda sorunlar yaşamaya başladıklarında, terapi desteği almaya karar verirler.
Öfkeyi kontrol edebilmek bir beceridir; yani öğrenilebilecek bir yöntemdir.
Psikoterapi sürecinde kişinin; öfkesini oluşturan içsel ve dışsal faktörleri fark etme, bunların gerçekçilik değerlendirmelerini yapabilme, öfkeli olduğu anlarda otomatik olarak ortaya çıkan bedensel tepkileri (kalp atışının hızlanması, hızlı soluk alıp verme, kaslarda gerginlik, titreme vb.) fark edip kontrol edebilme, kendi kendini sakinleştirme tekniklerini öğrenip uygulayabilme ve öfkesini kontrol edemeyeceğini hissettiği zamanlarda gerekli önlemleri alabilme becerilerini kazanması hedeflenmektedir.