Olumsuz bir duygu yaşadığımızda, bazen bununla nasıl başa çıkabileceğimizi bilemez, kendimizi çaresiz hissederiz. Özellikle bazı durumlarda, yaşadığımız duygunun kalıntıları uzun süre devam eder, etkisinden bir türlü kurtulamayız. O durumlarda, olumsuz duygumuzun bedensel olarak da bizi etkilediğini fark ederiz. Midemiz ağrıyabilir, tansiyonu ya da şekerimiz yükselir, vücudumuz gerilir, nefes almakta güçlük çekebiliriz, bazen başımız döner…Bu bedensel belirtiler de eklenince, durum içinden çıkılması çok daha zor bir hale gelir. Şimdi hem içimizdeki olumsuz hislerle hem de bedenimizde yaşadığımız sıkıntılarla uğraşmak zorundayızdır.

Beden ve ruh hali (duygular) birbirinden ayrı, bağımsız birer yapı olarak düşünülemez; bu ikisi arasında her zaman bir uyum ve denge olmalıdır. Hissettiğimiz duygulara uygun olarak bedenimizde, bizim kontrol etmediğimiz, çoğu zaman farkında bile olmadığımız değişiklikler meydana gelir; neredeyse refleks gibi, kendiliğinden oluşan tepkiler. Örneğin stresli bir anımızda kalp atışlarımızın hızlandığını, vücudumuzdaki bazı kas gruplarının, örneğin omuz, boyun, sırt, bacaklar, karın gibi, gerildiğini hissederiz. Çok korktuğumuzda yine kalp atışlarımız hızlanabilir, terleme, titreme mide bulantısı gibi bedensel durumlar yaşayabiliriz. Öfkelendiğimizde de benzer şekilde bedenimiz bizden habersiz ve bağımsız olarak, bu ruh halimize uygun bazı tepkiler geliştirir. Bazen, o anda bedenimizdeki bu değişiklikleri fark etmemiz mümkün olmayabilir. Ancak olumsuz duygumuz azaldığında, normal ruh halimize geri döndüğümüzde, bedenimizin ne kadar yorulduğunu, bir yerlerimizin ağrıdığını fark ederiz. Çok stresli geçen bir iş gününden sonra eve dönerken ya da eve gelip dinlenmeye çalışırken; başımızın ağrıdığını, omuzlarımızın tutulduğunu, midemizin yandığını fark ederiz. Çok yoğun korku ya da kaygı yaşadığımız anlardan sonra, kendimizi çok bitkin düşmüş, sanki tonlarca kilo yük taşımış gibi hissedebiliriz. Tüm bunlar; yoğun bir olumsuz duygu anında, bedenimizin bizim kontrolümüz dışında bazı tepkiler geliştirmesi ve bir süre devam eden bu gerginlik dolu bedensel durumun vücudumuzu yormuş olması ile ilgilidir.

Ruh halimizle bedensel tepkilerimiz arasında tek taraflı bir ilişki yoktur. Yani, sadece bedenimiz duygularımızdan etkilenmez; bedensel durumumuzun da ruh halimiz üzerinde etkisi vardır. Burada karşılıklı, bütünsel bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz. Olumsuz bir duygu yaşadığımızda nasıl ki bedenimiz bundan etkileniyorsa; bedenimiz gerginse, ruh halimiz de bundan etkilenir ve bir süre sonra bu bedensel duruma uygun bir moda girer. Kaşları çatık, omuzları-boynu gergin, yumrukları sıkılı bir kişinin kendini rahat ve gevşek hissediyor olma olasılığı çok düşüktür. Belki ilk başta bu bedensel tepkiler, yaşadığı duygudan dolayı oluşmuştur, ancak bedensel gerginliğin devam etmesi, gevşeyememe durumu da, aynı şekilde olumsuz ruh halinin devam etmesine katkıda bulunmaktadır.

Beden ve ruh bir bütündür. Birindeki değişiklik diğerini de etkiler.

Bir önceki yazıda belirtmiş olduğum gibi; davranışlarımızla ruh halimiz arasında da doğrudan ve karşılıklı bir bağlantı vardır. Kendini üzgün, çaresiz, umutsuz hisseden birinin etrafta şen şakrak dolaşıyor olması, neşeyle şarkılar söyleyip, şakalar yapmasını beklemeyiz. Aynı şekilde, kendini o anda çok mutlu, enerjik ve hayat dolu hisseden birinin bir köşede somurtup, çevresindeki insanları tersleyerek öfke patlamaları yaşaması pek olağan değildir. Ruh halimiz davranışlarımızı belirler. Ancak, tıpkı beden-duygu ilişkisinde olduğu gibi, davranışlarımız da mevcut ruh halimizin şiddetlenmesine ya da devam etmesine sebep olabilir. Öfkeliyken yumruklarımızı sıkıp bağırarak konuşmak, öfkemizin daha da artmasına yol açacaktır. Oysa derin nefes alıp, daha normal bir ses tonunda konuşursak, beynimize “Bunda bu kadar öfkelenecek bir şey yok, bu olay karşısında daha sakin kalabilirim” mesajı göndermiş oluruz. Depresif hissettiğimiz, canımızın hiçbir şey yapmak istemediği bir günde; bu ruh haline uygun bir şekilde; insanlarla iletişim kurmadan, somurtkan, içine kapanık şekilde davranırsak, davranışlarımız da ruh halimiz daha da artmasına ve devam etmesine katkıda bulunacaktır.

Davranışlar ve ruh hali bir bütündür. Birindeki değişiklik diğerini de etkiler.

Duygularımıza müdahale edemediğimiz durumlarda (çoğu zaman duygularımızı doğrudan değiştirmek pek mümkün değildir) bu duyguların bedenimiz ve davranışlarımızdaki karşılıklarını fark edip, oralarda değişiklikler yapmaya çalışabiliriz. Trafikte yaşadığımız stresin bedenimizde ne gibi etkileri olduğunu fark edersek, o anda gerilmiş olan kaslarımızı gevşetip, derin ve yavaş nefesler alarak soluğumuzu ve nabzımızı düzene sokarak daha gevşek bir bedensel durumda kalmayı başarırsak, stresimizin hafiflemesine ve çok daha kısa sürede geçmesine yardımcı olabiliriz. Davranışlarımızda yapacağımız değişiklik de aynı şekilde ruh halimizi etkileyecektir. Kendimizi mutsuz / öfkeli / gergin / çökkün hissettiğimiz zamanlarda, ruh halimizin bize dayattığı davranışlardan uzak durarak, daha neşeli olduğumuz anlardaki gibi davranmak, gülümsemek, güzel giyinmek, sevdiğimiz insanlarla görüşmek, bize keyif veren aktivitelere katılmak…için kendimizi zorlarsak; olumsuz ruh halimizin biraz olsun daha iyiye gittiğini fark ederiz. Davranışlarımızda yapacağımız değişiklik, ruh halimizi de etkileyecektir.