• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
MERSİN  ÇÖZÜM  PSİKOLOJİK  DANIŞMANLIK   VE  TERAPİ  MERKEZİ

Çocuk ve Ölüm Kavramı

Çocuk ve Ölüm Kavramı



Sanırım anne, baba veya kardeşlerden birisinin ölümünün aile için yaşanabilecek en acı durum olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ölüm kavramı tam olarak anlayamayan yetişkin, bu durumu bir çocuğa anlatmak zorunda kalacaktır. Aslında yok olmaya karşı belki de içgüdüsel bir karşı gelme vardır insanın doğasında. Ölmek hiçlik kabullenilmez bir durumdur. Bunu kabullenmemek için birçok farklı fikir gelişmiştir. Bazen bunlar dinler olabilirken bazen de ölmemek tekrar canlanmak üzerine kurulu reenkarnasyon düşünceleridir. Yetişkinlerin bile kabullenemediği böylesine güç bir düşüncenin bir çocuğun anlayabileceği tarzda anlatılması oldukça güçtür.

Çocuğa ölüm haberi nasıl verilmeli?

Bazen aileler bu zor görevin uzmanlar tarafından yapılmasını istemesine rağmen, ölüm haberinin çocuğun yakın, güvendiği kişiler tarafından verilmesi temel oluşturmalıdır. Sanırım en acı haberlerden birisini, hiç kimse hayatında ilk kez gördüğü bir beyan önlüklüden almak istemez. Belki de sadece çocuklar için değil tüm herkes için ölüm haberinin yavaş ve alıştırılarak verilmesi daha sağlıklı olabilir. Örneğin okuldan alırken ebeveyninin çok hasta olduğunun, ağır yaralandığı hastanede yattığının söylenmesi yaşı büyük bir çocuğun olasılıkları değerlendirerek kendini hazırlayabilmesini kolaylaştırabilir. Yaşı küçük olan okul öncesi çocuklar ise sıklıkla ölüm kavramını tam olarak anlayamazlar. Bazen ölüm bir süre uyuma ile aynı değerlendirilebilir. Cenaze töreninde babasının tabutun içerisinde olduğunu bilen çocuğun annesine “babam uyansın artık, oyuncak almaya gidelim” demesi buna en güzel örnektir.

Ölüm nasıl anlatılmalıdır?

Yetişkin için bile kavranması güç ölüm kavramını çocukların bir anda kavrayıp öğrenmesi beklenemez. 5-6 yaşlarına kadar çocuklarda ben merkezcil bir düşünce yapısı söz konusudur. Bu dönemdeki bir çocuk kendisini dünyanın, olayların, her şeyin merkezinde görür. Çevresindeki tüm her şey onunla ilişkilidir. Bu dönemin özelliği olarak her nesne canlı olduğunu düşünür. Zihninden geçirdiği düşünceler gerçeğe dönüşür. Soyut kavramları (örn. konuşma sırasında espriler, imalar, deyimler, ata sözleri) tam olarak anlayamazlar. 

Her şeyi somutlaştırma eğilimi gösterirler. Aslında birçok anne ve baba bu döneme uygun davranışlar geliştirir. Örneğin sık sık tekrarlanabilen “ekmeğini bitir yoksa arkandan ağlar” sözü anne ve babanın çocuğun bu özelliklerinden faydalanarak sarf ettiği sözlerdir.Çünkü 5-6 yaşlarına kadar her şey canlıdır. Bu nedenledir ki 5-6 yaşındaki bir çocuğun ölüm kavramını tam olarak kavrayabilmesi mümkün değildir. Ölüm gözleri ile göremeyeceği bir yerde olmaktır. Ben merkezcik yapının bir sonucu olarak kendini suçlayıcı düşünceler gelişebilir. “Ben kötü çocuk olduğum için bunlar oldu. Onun gitmesini istediğim için gitti” gibi söylemler nadir değildir. Yaklaşık 7 yaşından sonra ölümün geri dönülmezliği, evrenselliği ve bir neden sonucunda ortaya çıktığı çocuk tarafından algılanmaya başlanır. Bu dönem içerisinde ölümün uykuya benzetilmesi çocuklarda uyku sorunlarına neden olabilir. Ölüm sürecinde hastalıklara çok fazla vurgu yapılması çocuğun hastalıklara karşı aşırı korkusu ile sonuçlanabilir.

Çocukların ölüm karşısında tepkileri nelerdir?

Ölüm karşısında çocuklarda görülen belirtiler yaş ve gelişim dönemlerine göre farklılıklar gösterebilir. Genellikle çocuk ölen kişinin yerine getirdiği sorumlulukları kimin yerine getireceği konusunda endişelidir. Bu nedenle sıklıkla küçük çocuklar ölen kişinin sorumluluklarını aynı cinsiyetten başka bir aile bireyine yıkma eğilimi gösterirler. Çocuklarda yas süreci yetişkinlerden farklı yaşanır. Yetişkinlerde gördüğümüz üzgün görünüm çocuklarda sıklıkla daha az görülür. Ancak bu çocuğun üzülmediği, acı çekmediği anlamına gelmez. Hayatının bağımlı olduğu ona sürekli destek sunan kişiyi kaybetmiştir. Çevresi değişmiştir. Evin merkezindeyken bir anda en sevdiği kişiler bile onunla daha az ilgilenir olmuştur. Çevresinde çok da anlamlandıramadığı değişiklikler olmaktadır. Çok sık ağlarken görmediği yetişkinler çok üzgün suskun ve ağlamaklıdır. Çocuğun kendi yapısı, bünyesi içerisinde yetişkinlerden daha belirgin kaygı yaşadığını söylemek sanırım yanlış olmaz. Bazen bu süreç içerisinde çocuk ölümü kabullenmez. Kendi tecrübelerime göre çocuklarda ölümü inkar etme süreci yetişkinlere göre daha uzun bir seyir gösterebilmektedir.

Bu dönemde çocukta abartılı davranışlar, aşırı mutluluk hali gibi beklenenin tam zıttı davranışlar görülebilir ancak bu süreç sıklıkla 1-2 hafta içerisinde yok olur. Sonraki dönemlerde depresyon ve kaygı bozukluğuna benzeyen belirtiler eşlik edebilir. Depresyona benzer belirtiler içe kapanma, öfke, dikkat sorunları, arkadaş ilişkilerinde bozulma olabilirken, kaygı bozukluğuna benzer belirtiler daha öncesinde aştığı korkuların tekrar başlaması tarzında olabilir. Örneğin karanlıktan korkmayan çocuk karanlıktan korkmaya başlayabilir. 

Bu süreçte sevdiği kişiyi kaybeden çocuğun en sık ve en temel kaygısı diğer kişileri de kaybedebileceği endişesidir. Örneğin babasını kaybeden bir çocuk annesini yanından ayrılmak istemez. Her şeyi birlikte yapmak ister. Çünkü çok sevdiği babası gitmiştir ve annesi de onunla beraber gidebilir.  Bunun dışında bazı durumlarda geceleri alt ıslatma sorunları, bazı bedensel yakınmalar ve bazen de psikolojik bayılmalar görülebilir.

Çocuklarda ölüm konusunda Neler yapmalı ve yapmamalı?

  • Ölüm haberinin sevdiği ve güvendiği kişiler tarafında verilmesini sağlayın 

  • Haberin alıştırılarak verilmesi önemlidir. Ağır yaralandığı, hastalandığı, doktorların onu kurtarmaya çalıştığı söylenebilir ancak bu süre çok uzun olmamalıdır ve en kısa sürece haber verilmelidir.

  • ​Ebeveyn kaybı durumlarında eşini kaybeden ebeveyne destek sağlanması önemlidir. Bu süreçte kısa süreli olarak çocuğun bakımının diğer yakınlar tarafından üstlenilmesi fayda sağlayabilir.

  • Çocuğun cenaze törenlerine götürülmesi okul dönemi çocuklarında ölümün gerçekliğinin kavranması yönünden önemli olabilir.

  • Ölüm çocuğa unutturulmaya çalışılmamalıdır. Kaybettiği kişiye aile resimlerin kaldırılmaması, çocuğun etkileneceği düşünerek yanında ölen kişi ile ilgili koşulmaktan kaçınılmaması önemlidir.

  • ​Çocuğun yeni duruma uyum sağlama sürecinin hızlandırılabilmesi için sade ve net açıklamalarda bulunmak önemlidir. Yaşantısında nelerin değişeceği ve değişmeyeceği bilgisi doğru olarak verilmelidir. Örneğin aynı okula devam edip edemeyeceği, taşınılıp taşınılmayacağı, yemeği kimin yapacağı gibi.

  • ​Eski rutinlerin hızlı bir şekilde tekrar başlaması, daha önceki tutum ve davranışların ebeveyn tarafından sürdürülmesi uyum sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesinde temeli oluşturur. Bu nedenle üzüntüsünü azaltmak için hediyeye boğmak, sınırların gevşetilmesine, okuldan uzun süre ayrı kalmak uygun olmayacaktır.

  • ​​Çocuğun ölüm kavramının tam olarak algılayamamasından veya inkarından kaynaklanabilecek neşe, hareketlilik halini hoş görmek gerekir. Bunun geçici bir durum olduğunu bilin.

 

 

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam29
Toplam Ziyaret277137
MERSİN ÇÖZÜM PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE TERAPİ MERKEZİ
YENİ YAPILANMAYLA HİZMETE BAŞLAMIŞTIR.