• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
MERSİN  ÇÖZÜM  PSİKOLOJİK  DANIŞMANLIK   VE  TERAPİ  MERKEZİ

düşüncelerinizi kontrol edebilirsiniz!

düşüncelerinizi kontrol edebilirsiniz!

         Dünya her zaman güzel şeyler sunmaz elbette. Size ve bize iyi ve kötüler sunuluyor. Hangisini görmek istersek onu görüyoruz. Bana başvuranlar çoğunlukla genel olarak hayatları aslında sorunsuz olan kişilerdir. Hayatları oldukça iyi gitmesine rağmen şikayet ederler. Sorun olarak aktardıkları realitede sorun bile değildir. Onları sorun olarak gördükleri için sorun haline gelmiştir. Bu bakış açısı nedeniyle kötü hissederler.Duygularınızı kontrol edemezsiniz ama onları oluşturan düşünceleri kontrol edebilirsiniz. Sizde oluşan hiçbir duyguyu karşınızdaki kişi oluşturamaz. Kimsenin böyle bir kudreti yoktur. Herkesin kontrol edebildiği kişi, yalnızca kendisidir. Kişi, kendi duygusunu kendisi oluşturur. Bir gün sinirlendiğiniz bir davranışa başka bir gün tepkisiz kaldığınızda değişen nedir? SİZ… değerlendirme kriterleriniz değişmiştir. Aynı olaya farklı gözlerle bakıyorsunuz ve farklı algılıyorsunuzdur.

          Olayları değerlendirirken büyük resmi görebilen kişiler için değerlendirme yaparken objektif olup olumlu bakabilmek daha kolaylaşır. Yalnızca kendi penceresinden bakmayıp, başkalarının açısından da görebilmeye empati diyoruz. Örneğin etrafınızda size üstünlük taslayan, ukalalık yapan, sizi aşağılayan birileri mutlaka vardır. Bu kişiye sinirlenmek yerine aslında onun yoğun aşağılık duygusu nedeniyle böyle davrandığını bilmek ve aslında zor durumda olanın o olduğunu görmek, onu algılayış şeklinizi kökten değiştirir. Psikoterapi alan danışanlarımdan biri müdürüyle bu tip bir durum içindeydi. Müdürü onu sürekli aşağılıyor, yaptığı hiçbir işi beğenmiyor ve azarlıyordu. İşten ayrılma ya da müdürünü değiştirme şansı yoktu. Konuşmayı denemiş ve oldukça sert ve aksi bir tavırla karşılaşmıştı. Kendini çaresiz ve depresif hissediyordu. Tek yapabildiği ağlamaktı. Seanslarımız süresince müdürünü gözlemledi. Müdürü aslında oldukça başarısız ve iş konusunda danışanıma oranla yetersizdi. Danışanım ise sürekli ödüllendiriliyor ve başarı grafiği yükseliyordu. Diğer amirleri tarafından oldukça beğenilen bir elemandı. Bunu gören müdürü ise onun karşısında yetersiz hissettikçe ona yükleniyor ve kendince sindiriyordu. Danışanım müdürünün bu acıklı halini farkettiğinde ona olan öfkesi acımaya dönüştü. Artık onu azarladığında içinden gülüyor ve karşısındaki adam için 

üzülüyordu. Çünkü danışanımda oluşan yeni düşünce aynen şuydu: “Ben senden bir gün kurtulacağım ama sen kendinden asla kurtulamazsın”. Ağzından şu cümleler döküldü “yazık, ona acıyorum, çok zavallı”. İlk geldiğinde müdürü için “çok güçlü, çaresizim, eziliyorum, ona engel olamam” diyordu. Müdürünün davranışları hala aynı. Ama danışanımın bakış açısı değişti. Siz de bu şekilde fark yaratabilirsiniz. Şartlar aynı kaldığı halde güçsüz olan taraftan güçlü olan tarafa geçebilir ve mutluluğu yakalayabilirsiniz. Neye üzülüp neye sevineceğinizi seçecek olan sizsiniz. Kime değer verip kimi umursamayacağınıza siz karar veriyorsunuz. Çevremizdeki herkesi değiştirmemiz mümkün değildir. Bu yalnızca zaman ve enerji kaybıdır. İnsanları değiştirmek için harcanan enerjiyi kendinize yöneltmek en akıllıca davranıştır.

Olumlu düşünme ve yararları üzerine birçok bilimsel çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan aşağıdaki bulgular öne çıkmıştır.

  • Dr.Martin Seligman küçük yaştaki çocuklara  iyimser düşünme ve eylemde bulunma becerilerinin öğretilmesiyle, ergenlikte depresyon oranlarının yarı yarıya azaldığını ortaya koymuştur.
  • Dr. Seligman’a göre düşüncelerimiz iki ana eğilim (karamsarlık ve iyimserlik) altında toplanır ve davranışlarımızı belirler. Bu bağlamda karamsarlar başarısızlıktan kendilerini sorumlu tutup bir engelle karşılaşınca hedeften vazgeçerken; iyimserler başarısızlığı içinde bulundukları koşullarla açıklayıp, direnerek yollarına devam ederler. 
  • Dr. Candice Pert duygu iletilerini taşıyan “nöropeptitlerin”  bağışıklık sistemindeki rolünü farkederek büyük bir çığır açtı. Dr. Pert,geniş yankılar uyandıran “Duygu Molekülleri (Molecules of Emotion: Why You Feel the Way You Feel)  adlı kitabında beden-zihin ilişkisini açık bir biçimde ortaya koydu, 
  • Dr. Pert’e  göre “peptid” denen kısa amino-asit zincirlerinden meydana duygu taşıyan moleküller,  beden ve beyin arasında gider ve gelirler. Nöropeptidler duygu iletilerini gerçek fiziksel değişiklikler yaratarak beyinden tüm  vücuda taşırlar. Annenin nöropeptidlerinin  plasentadan geçerek bebeğin kan dolaşımına girdiği artık biliniyor. Dolayısıyla olumlu düşünerek  olumlu duygular üretip olumlu davranışlar kazanabiliriz.
  • Dr.Barbara Frederickson yaptığı çalışmalarla, pozitif düşüncenin insanların fiziksel ve zihinsel fonksiyonlarını olumlu yönde etkilediğini ve olumlu düşünen çocukların, düşünmeyenlere göre daha güçlü fiziksel ve zihinsel fonksiyonlara sahip oldukları  gözlemlemiştir.
  • Dr.Frederickson, olumlu düşünebilen çocukların kazandıkları ruhsal ve fiziksel fonksiyonlar sayesinde daha uzun ve mutlu bir yaşam sürdürdükleri, güçlü bağışıklık sistemleri sayesinde hastalıklara daha az yakalandıkları, daha başarılı iş yaşamları olduğunu ve daha iyi evlilikler yaptıklarını ortaya koymuştur. 

Çocuğun  büyüme çağı doğru davranışları öğretmek için en önemli yıllardır. İşte bu sebepten ötürü çocukluktan başlayarak öğretilen olumlu düşünme yetisinin önce birey, sonra aile ve sonra da toplumsal hayatımızı şu anda bulunduğu noktadan çok daha iyi noktalara taşıyacağı tartışılmaz bir gerçektir.

Olumlu düşünme yetisinin küçük yaşlarda kazandırılması, ancak profesyoneller tarafından hazırlanan bir eğitim programı ile hayata geçirilebilir. Çocuğun kendisini tanımasına yardımcı olacak yaratıcı drama teknikleri, ne istediğinin farkında olmasını sağlayacak hedef  belirleme çalışmaları, olumsuz düşünce kalıplarını olumluya dönüştürme etkinlikleri ve çocuk hakları konusunda bilgilendirmelerin  yer alacağı bu eğitim programı toplumun en küçük birimlerinden başlayarak  hayata geçirilmelidir. Bunun için okullarımız, öğrenim saatleri içerisinde öğrencileri, okul saatleri dışında da aileleri eğitecek eğitim-kültür merkezlerine dönüştürülmelidir.

”Şimdi başla! Şu anda bulunduğun yerde, elindekilerle başla” diyor  Aldous Huxley.Daha fazla zaman kaybetmeden  başlamak dileğimle…

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam37
Toplam Ziyaret277145
MERSİN ÇÖZÜM PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE TERAPİ MERKEZİ
YENİ YAPILANMAYLA HİZMETE BAŞLAMIŞTIR.