Olayları değerlendirirken büyük resmi görebilen kişiler için değerlendirme yaparken objektif olup olumlu bakabilmek daha kolaylaşır. Yalnızca kendi penceresinden bakmayıp, başkalarının açısından da görebilmeye empati diyoruz. Örneğin etrafınızda size üstünlük taslayan, ukalalık yapan, sizi aşağılayan birileri mutlaka vardır. Bu kişiye sinirlenmek yerine aslında onun yoğun aşağılık duygusu nedeniyle böyle davrandığını bilmek ve aslında zor durumda olanın o olduğunu görmek, onu algılayış şeklinizi kökten değiştirir. Psikoterapi alan danışanlarımdan biri müdürüyle bu tip bir durum içindeydi. Müdürü onu sürekli aşağılıyor, yaptığı hiçbir işi beğenmiyor ve azarlıyordu. İşten ayrılma ya da müdürünü değiştirme şansı yoktu. Konuşmayı denemiş ve oldukça sert ve aksi bir tavırla karşılaşmıştı. Kendini çaresiz ve depresif hissediyordu. Tek yapabildiği ağlamaktı. Seanslarımız süresince müdürünü gözlemledi. Müdürü aslında oldukça başarısız ve iş konusunda danışanıma oranla yetersizdi. Danışanım ise sürekli ödüllendiriliyor ve başarı grafiği yükseliyordu. Diğer amirleri tarafından oldukça beğenilen bir elemandı. Bunu gören müdürü ise onun karşısında yetersiz hissettikçe ona yükleniyor ve kendince sindiriyordu. Danışanım müdürünün bu acıklı halini farkettiğinde ona olan öfkesi acımaya dönüştü. Artık onu azarladığında içinden gülüyor ve karşısındaki adam için
üzülüyordu. Çünkü danışanımda oluşan yeni düşünce aynen şuydu: “Ben senden bir gün kurtulacağım ama sen kendinden asla kurtulamazsın”. Ağzından şu cümleler döküldü “yazık, ona acıyorum, çok zavallı”. İlk geldiğinde müdürü için “çok güçlü, çaresizim, eziliyorum, ona engel olamam” diyordu. Müdürünün davranışları hala aynı. Ama danışanımın bakış açısı değişti. Siz de bu şekilde fark yaratabilirsiniz. Şartlar aynı kaldığı halde güçsüz olan taraftan güçlü olan tarafa geçebilir ve mutluluğu yakalayabilirsiniz. Neye üzülüp neye sevineceğinizi seçecek olan sizsiniz. Kime değer verip kimi umursamayacağınıza siz karar veriyorsunuz. Çevremizdeki herkesi değiştirmemiz mümkün değildir. Bu yalnızca zaman ve enerji kaybıdır. İnsanları değiştirmek için harcanan enerjiyi kendinize yöneltmek en akıllıca davranıştır.
Olumlu düşünme ve yararları üzerine birçok bilimsel çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan aşağıdaki bulgular öne çıkmıştır.
Çocuğun büyüme çağı doğru davranışları öğretmek için en önemli yıllardır. İşte bu sebepten ötürü çocukluktan başlayarak öğretilen olumlu düşünme yetisinin önce birey, sonra aile ve sonra da toplumsal hayatımızı şu anda bulunduğu noktadan çok daha iyi noktalara taşıyacağı tartışılmaz bir gerçektir.
Olumlu düşünme yetisinin küçük yaşlarda kazandırılması, ancak profesyoneller tarafından hazırlanan bir eğitim programı ile hayata geçirilebilir. Çocuğun kendisini tanımasına yardımcı olacak yaratıcı drama teknikleri, ne istediğinin farkında olmasını sağlayacak hedef belirleme çalışmaları, olumsuz düşünce kalıplarını olumluya dönüştürme etkinlikleri ve çocuk hakları konusunda bilgilendirmelerin yer alacağı bu eğitim programı toplumun en küçük birimlerinden başlayarak hayata geçirilmelidir. Bunun için okullarımız, öğrenim saatleri içerisinde öğrencileri, okul saatleri dışında da aileleri eğitecek eğitim-kültür merkezlerine dönüştürülmelidir.
”Şimdi başla! Şu anda bulunduğun yerde, elindekilerle başla” diyor Aldous Huxley.Daha fazla zaman kaybetmeden başlamak dileğimle…