Depresyonun tek ve belli başlı bir nedeni yoktur. Modern tıp, birçok koşulun biraraya gelmesinin depresyona yol açabileceği görüşünde mutabıktır. İnsanın hayatını değiştirebilecek olayların yanısıra, şahsiyet veya çevre faktörleri de bu koşullar kapsamına girmektedir.
Depresyon “akşamdan sabaha” gelmemekte, bilakis sinsi bir şekilde ortaya çıkmakta, haftalar ve aylar boyunca gelişmekte ve tedaviye tabi tutulmadan aylar ve hatta yıllar boyunca da kalabilmektedir. Tipik olarak bazı bedensel şikayetleri de beraberinde getirmekte. Özellikle aşağıdaki bedensel şikayetlerin ön planda olduğu hastalık vakalarında, gizli depresyon sözkonusu olabilmektedir:
Panik Atak, başta “Panik Bozukluk” olmak üzere, birçok psikiyatrik bozuklukta ve bazı fiziksel hastalıklarda (Tiroid bezinin aşırı çalışması, kan şekeri düşüklükleri, enfeksiyon hastalıkları, kansızlık gibi) görülebilen, beklenmedik bir anda, herhangi bir yerde ortaya çıkan, yoğun kaygı, bunaltı, korku karışımı bir nöbettir.
Bu nöbet kişiye öylesine yoğun bir korku ve rahatsızlık duygusu yaşatır ki, kötü bir şey olacağı veya sonunun geldiğini, öleceğini hisseder. Bu korku fırtınasını yaşayan insan, doğal olarak o ortamdan ve durumdan kaçma, uzaklaşma davranışı gösterir, bir an önce yardım alınabilecek bir sağlık kuruluşuna müracat edilir. Çoğu kez de hastane, doktor gördüğünde kişide rahatlama olur ve nöbet geçebilir.
Panik Atak geçtikten sonra, kişi üzerinden kamyon geçmiş gibi hisseder. Müthiş bir yorgunluk, isteksizlik, sese, gürültüye, kalabalığa, ışığa karşı tahammülsüzlük ortaya çıkar. Yatmak, dinlenmek en iyi bir seçim olur. Yanında güvendiği birisi olsun ama soru sormasın, fazla konuşmasın istenir. Bunlar zaten bir “harpten çıkmış” insanı daha da yorar.
Anksiyete, kaygı, bunaltı,sürekli sıkıntı ve stres altında olma halidir. Bütün vucudu ve zihni etkilediğinde yaygınlaşmış demektir. Yoğunluğu artığında panikatak oluşabilir. Kişinin düşünce, duygu ve davranışları tamamen kaygı ve stres altındadır. Sürekli kötü bir şeyler olacağı endişesi vardır. En aşağı altı aydır her gün kaygı yaşanmaktadır. Bir çok olay ve etkinlikler hakkında abartılı kuruntular-evhamlar dikkat çeker.
Takıntılı-titiz kişilik yapılarında olan insanlarda daha çok görülen bir hastalıktır. Saçma olduğu bilinmesine rağmen tekrarlayıcı davranışlar olabilir.
Örneğin:
Bu tür hastalarda da takıntılarıyla ilgili kaygı ve stres düzeyleri yükselince panik atak ortaya çıkar.
Sosyal anksiyete bozukluğu ve sosyal fobi eş anlamlı olarak kullanılan terimlerdir ve iki terim dönüşümlü olarak kullanılmaktadır. Sosyal anksiyete bozukluğu diğer insanların gözleri üzerinde olunduğunda yaşanan yoğun bir endişe halidir. Rahatsızlığın şiddeti ne kadar fazla ise o ölçüde başka insanlar için sıradan durumlar rahatsızlık kaynağı olacaktır.
Sosyal anksiyetesi olanlar:
Bireyin duygudurumunda, enerjisinde ve işlevselliğinde alışık olmadık düzeyde dalgalanmalara neden olan bir psikiyatrik hastalıktır. Herkesin yaşadığı normal duygusal iniş çıkışlardan farklı bir şekilde bipolar bozukluğun belirtileri ağırdır. İlişkileri olumsuz yönde etkiler, iş ve okul performansında kötüleşmeye ve hatta intihara yönelmeye neden olabilir. Fakat iyi olan şudur ki, bipolar bozukluk tedavi edilebilir, kontrol altında tutulabilir ve bu hastalığı olanlar herkes gibi üretken bir yaşantı sürdürebilirler.
Bazı kişilerde ilk belirtiler çocuklukları sırasında ve bazısında daha geç yaşlarda görülebilir. Çoğu durumda bir hastalık olarak tanınamaz. Doğru teşhis edilip ve tedavi başlayana kadar insanlar yıllarca sıkıntılar çekebilir. Bipolar bozukluk, şeker veya kalp hastalığı gibi uzun süren bir hastalıktır ve hayat boyu dikkatle izlenmelidir.
BELİRTİLER:
Tehdit, ağır hakaret ve saldırıya maruz kalma, işkence, tecavüz olaylar,deprem ve diğer doğal afetler, savaşlar gibi herkes için ciddi tehdit ve korku oluşturan durumlarda da zaman zaman panik ataklar olabilir. Kişi yaşadığı olayları hatırlatan bir ses, görüntü veya herhangi bir uyaranla birden geçmiş acı, travmatik anlarına dönebilir. Bazen uykularından panikle uyanırlar. Kendisini hala savaşta, cephede hissedip sipere yatanlar olur. Deprem travmasına maruz kalanlar o anı aynen yaşayabilirler.
Bu hastalık da fiziksel nedenlerle açıklanamayan çok sayıda bedensel yakınma vardır. Başta, sırtta, karında, göğüste, eklemlerde, kasıklarda, barsaklarda, cinsel ilişkide, idrar yaparken yoğun ağrılardan yakınılabilinir.
Mide -barsak sisteminde, hazımsızlık, şişkinlik, bulantı, kusma, ishal görülebilir.
Boğazda düğümlenme, yutkunma güçlüğü, bir kolda veya bir bacakta güç kaybı, körlük, sağırlık, felç olma hali gibi belirti ve şikayetler olabilir. Yapılan en geniş tahlillerde ve bilumum muyanelerde asla bir şey çıkmaz. Sorun psikolojik kökenlidir. Yani gerçek körlük yada sağırlık yoktur. Ama hasta öyle hisseder ve yaşar. Yapılan psikiyatrik tedaviyle kişi normale döner.