Hazırlayan:Dr. Hasan KENDİRCİ
HİPNOZ NEDİR ?
HİPNOZU NEDEN TERCİH EDİYORUZ?
Hipnoz en basit tanımıyla trans halidir. Trans ise uyku ile uyanıklık arasında bir durum olup, telkin almayı kolaylaştıran bir ruh halidir diyebiliriz. Olumlu telkin tedavi edici bir terapi metodu olup trans halinde uygulandığında bilinçdışında olumlu değişikliklere ve iyileşmeye yol açmaktadır. Bu seanslar yeteri kadar tekrarlandığında bilinçdışında kalıcı değişiklikler ve iyileşmeler meydana gelmektedir. Kısacası hipnotik trans hali tedaviyi etkili bir şekilde uygulayabilmemiz için bize olanak sağlar. Ancak tedaviyi asıl oluşturan olumlu telkinler ve bu esnada uyguladığımız psikoterapi yöntemleridir.
Birçok ruhsal terapi yöntemi vardır. Ancak bilimsel açıdan kabul edilen ve en geniş anlamda uygulanmakta olan başlıca üç yöntemden söz edebiliriz.
1-Medikal Tedavi: İlaç tedavisi.
2-Psikoterapi: Bilişsel, davranışçı, dinamik ve varoluşçu terapiler.
3-Hipnoterapi: Telkinlerin ve psikoterapi yöntemlerinin trans altında uygulanması.
İlaç tedavisi 6 aydan başlayan bazı hallerde ömür boyu uygulanması gereken bir tedavi şeklidir. Beynin biyolojik bozukluklarında uygulanması zorunludur. Diğer bozukluklarda ise zorunlu bir tedavi şekli değildir. Psikoterapiye ve hipnoterapiye bir üstünlüğü yoktur. İlaçların yan etkileri ve diğer ilaç etkileşimleri bu tedavinin başlıca sorunlarını oluşturur. Tüm psikolojik bozukluklar için etkinliği saptanmış bir ilaç tedavisi henüz ortaya konamamıştır. Uzun süren ilaç tedavilerine rağmen nüksler sıktır. Bu yüzden kişisel olarak ben ilaç tedavisinden yana değilim.
Psikoterapi bilimsel etkinliği kanıtlanmış, doğal, hiçbir yan etkisi olmayan, ehli kişilerce uygulandığında tamamen iyileşme sağlayan bir yöntemdir. Ancak kamusal alanda verilmeyen bu hizmete ulaşabilmek için belirli maddi olanaklara sahip olmak, zaman ayırmak ve sabırlı olmak şarttır.
Hipnoterapi ise bilinçdışı erişimin kolay olması nedeniyle çok daha çabuk sonuç veren, gerek terapötik anlamda, gerekse analitik anlamda süreci hızlandıran bir tekniktir. Bu özelliğinden dolayı daha kısa zamanda ve daha düşük maliyetlerle iyileşme sağlama olanağı vardır. Türk insanının sabırsız yapısı ve bir an önce sonuç alma beklentilerini karşılaması nedeniyle bu tekniğin önümüzdeki yıllarda çok daha fazla talep göreceği kanısındayım. Ben de bu yöntemi çeşitli avantajları nedeniyle tercih ediyorum. Ayrıca bazen medikal tedavinin, bezen klasik psikoterapinin tıkandığı durumlarda hipnoterapi bizlere yeni açılımlar sağlamaktadır. (Ör. İlaç ve madde bağımlılıkları, konuşma bozuklukları, anoreksia nevroza, bulumnia, kişilik bozuklukları, davranış bozuklukları, dürtü kontrol bozuklukları, ağrı bozuklukları, konversiyon bozukluğu, somatizasyon bozukluğu vb.).
Hipnoterapinin bir başka üstünlüğü ise bilinen fiziksel bir hastalığın tedavisinde destek olarak kullanılabilmesi ve hastalığın gidişini olumlu etkilemesidir. (Ör. Bir kanser hastasının ağrılarının kontrolünde). Hipnoz ayrıca analjezi, anestezi, ağrısız doğum gibi farklı tıp alanlarında destekleyici ve sağaltıcı etkiler yaratmaktadır.
HİPNOZUN ZARARI VAR MIDIR
Hipnoz çok temel olarak iki tarzda uygulanabilir. Birincisi direkt olumlu tekinlerle şifa sağlamaya yönelik çalışmalardır. Hiçbir zararı ya da yan etkisi kesinlikle yoktur. İkincisi ise analitik hipnoterapi olup, psikoterapi bilgi ve deneyimine sahip terapistler tarafından uygulanmalıdır. Burada hipnotik trans altındaki suje ile bilgi alışverişinde bulunulur. Seansı uygun sorularla yönetmek ve gerekli terapötik yaklaşımları göstermek bir terapi sanatıdır. Bu tekniğin daha deneyimli ve donanımlı terapistler tarafından uygulanması şarttır. Ayrıca hipnotik trans altında yaş geriletilmesi, katarsis (boşalım) sağlanması gibi tekniklerin yine ustaca idare edilmesi gerekmektedir. Yetkili ve deneyimli terapistler tarafından yapılan hipnozun hiçbir zararı yoktur.
HER İNSAN HİPNOZ OLABİLİR Mİ
Hipnoz her insanın yaşayabileceği doğal bir süreçtir. Zaman zaman hepimiz, günlük yaşamımızda hipnotik deneyimler yaşarız. TV reklamlarından etkilenerek bazı ürünleri almak istememiz irademiz dışında hipnoz olmamızdan kaynaklanır. Bilinçaltımızdaki tüm bilgileri hipnotik bir süreçte içimize alırız. Bilmediğimiz bir konuda anlatılanları inanarak dinlerken aslında bir çeşit hipnoz durumu yaşar ve anlatılan bilgileri kritik etmeden içimize alırız. Bir film izlerken duygulanır, ağlar, gülerken bir çeşit hipnotik ruh hali içinde oluruz. Bir şeye kendimizi iyice konsantre etmişsek, örneğin bilgisayarda oyun oynuyorsak, bir işe kendimizi iyice konsantre etmişsek, heyecanla maç izliyorsak yine bir çeşit hipnoz durumundayız demektir. Dış uyarılara kendimizi kapatmış sadece o anda yaptığımız işe odaklanmışızdır. Bu odaklanma tıpkı hipnozdaki telkinlere odaklanma gibidir. Bu durumlarda insanlar tıpkı hipnozdaki gibi telkinlere yatkın hale gelirler. Dolayısıyla hipnoz doğal hayatımızın da bir parçası olan tanıdık bir olgu olup bir hipnotist yardımıyla yeniden yaşantılandığında bu tanıdıklık daha iyi anlaşılır.
HİPNOZA DİRENÇ NEDİR
Bir kişi hipnoza giremiyorsa hipnoza dirençten bahsederiz. Bunun tek nedeni kişinin hipnoz hakkındaki eksik ve yanlış bilgileri nedeniyle yaşadığı korkudur. Bazı kişiler hipnozun bir bilinç kaybı olduğunu düşünür. Tersine hipnoz beynin aktif olarak katıldığı bir konsantrasyon çalışmasıdır. Özellikle sağ beynin aktif hale geldiği, uykudan farklı, beynin özel bir elektriksel aktivite içinde olduğu durumdur. Hipnozu uyumak ya da bilincin kaybedilmesi olarak düşünmek doğru değildir. Özellikle bilinçli hipnoz tekniğinde, zihnin bilinçli bölümü kısmen uyanık bir halde ve süreci izlemektedir. Kişi hipnotisti duyar, gerekirse onunla konuşur ve sorularına yanıt verir. Çevreden gelen sesleri ve bazı uyarıları da alması mümkündür. Hatta bu durumda kişi hipnozu yaşamadığını sanır ki bu da doğru değildir.
Bazı kişiler hipnozdan çıkamayacağından korkar ki bu da yanlış bir bilgidir. Hipnozdaki suje hipnotistin komutu ile kolayca hipnozdan çıkar. Hatta hipnotistin hipnotik telkinlerinin sürmemesi durumunda dahi hipnozu yüzeyselleşir ve suje hipnozdan çıkar.
Yine bazı kişiler hipnotistin art niyetli telkinlerinden zarar görebileceklerini düşünürler. Oysa kişi her ne kadar trans halinde olsa bile beyninin bir bölümü ile telkinleri kontrol etmektedir. Bu kontrol eden beyin bölümüne biz ‘iç gözlemci’ deriz. Kişinin amacına, terapinin hedefine uygun olmayan telkinlerle karşılan suje bu ‘iç gözlemci’ nin tepkisi nedeniyle derhal otomatik olarak hipnozu yüzeyselleştirir ve uyanma moduna geçer. ERP kayıtlarıyla da bu durum kanıtlanmıştır.
Bazı kişiler kontrollerini kaybetmekten bazıları ise bazı gizli bilgilerinin ve sırlarının ortaya çıkacağından korkarlar. Oysa hipnoz kişide bir sır ya da suç arama metodu değildir ve böyle bir amaçla kullanılması da mümkün değildir. Biz terapistler danışanlarımızın bize bilinçli düzeyde verdikleri bilgilerle çoğu kez yetiniriz. Bize verilen bilgilere inanır ve güveniriz. Kendi kişisel inanış, ahlaki anlayışımıza ya da felsefi anlayışımıza ters bile görünse bu bilgilerle danışanımızı yargılamayız, suçlamayız ve onun hakkında bir önyargı oluşturmayız. Bizim görevimiz anlamak ve yardım etmektir. Sır tutmak ve tüm bilgileri danışanımızın sorunlarını çözmek için kullanmaktır. Bazı analitik çalışmalarda, danışanımızdan yeniden izin alarak bazı yaşam olaylarına ‘yaş geriletme tekniği’ ile gidebiliriz. Buradaki amacımız da takdir edilmeli ki travmayı ortaya çıkarmak bunun yarattığı duygusal sorunları çözüme kavuşturmaktır. Kısacası burada yapılan her şey sadece ve sadece hastanın yararı içindir.
Burada dikkat edilmesi gereken yegane husus tam bir güven ilişkisinin kurulmasıdır. Seans odasındaki tüm konuşulanların ve ortaya çıkan bilgilerin profesyonel bir anlayışla saklanacağı ve danışanların bu ifşaattan en ufak bir zarar görmeyecekleri güveninin oluşmasıdır. Bunun da yolu danışanların bu tür tedaviler için mutlaka işinin ehli, bu konuda yetkili, deneyimli ve güven duyabileceği bir profesyoneli seçmesidir. Ben şahsen bu konuyu danışanlarımla açıkça konuşmaktan yanayım. Eğer bu güveni bana duyamıyorlarsa başka bir terapiste gitmesini öneriyorum hatta başka bir terapiste ulaşmasında yardımcı oluyorum.
İYİ BİR HİPNOZ SAENSI İÇİN YAPMANIZ GEREKENLER
Hipnoterapi seansını hipnotist yönetir. Danışanlarımızdan istediklerimiz son derece basit ve uygulanması kolay şeylerdir. Tekniğin doğası gereği danışanlar rahat bir koltukta veya divanda gözleri kapalı bir halde dinlenir ve telkinleri dinlerler. Burada verimli bir trans çalışmasının yapılabilmesi için danışanlarımızın bazı konulara dikkat etmesi gerekmektedir.
1-Kesinlikle hipnoza girip girmediğinizi ya da ne derece derin bir hipnozda olduğunuzu düşünmeyin ve anlamaya çalışmayın. Sadece telkinlere odaklanın ve telkinlerin gereğini yapın.
2-Telkinleri analiz etmeye çalışmayın. Bunları seanstan önce zaten sizlerle paylaşıyor ve onayınızı alıyoruz. Telkinleri dinlerken isterseniz sizde içinizden tekrar edebilirsiniz.
3-Çevredeki uyaranları (sesleri) dikkate almayın, sadece hipnotistin sesine odaklanmaya çalışın. Çevreyi izlemekten vazgeçin ve içinize yoğunlaşın.
4-Kendinizi akışa bırakın ve süreci kontrol etmeye çalışmayın.
5-Konsantre olmakta zorluk çekiyorsanız gözlerinizi açabilir ve terapistinize bu durumu ya da varsa sorununuzu bildirebilirsiniz. Uzandığınız divan rahat değilse, vücudunuzun bir yerinde ağrı ya da rahatsız edici bir duygu varsa bildirin. Üşüyorsanız bir battaniye ile örtünebilirsiniz. Tuvalet ihtiyacınız varsa mutlaka giderin. Susamışsanız su için. Müzik ya da ışık rahatsız ediyorsa bildirin. İhtiyaçlarınızı belirtmekten kaçınmayın.
6-Hipnoz koltuğunda ya da divanında rahat, güvenli ve huzurlu olun.
7-Trans esnasında içinizden gelen duyguları kontrol etmeye ya da bastırmaya çalışmayın. Eğer içinizden ağlamak geliyorsa ağlayın ve rahatlayın. Kendinizi duygusal deşarjlar açısından özgür kılın. Buradaki tek amacın size, duygusal iyileşmenize yardım edilmesi olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
HİPNOZU KİMLER YAPABİLİR
Bu konuda eğitim almış ve kendini yetiştirmiş olan Tıp doktorları, Diş hekimleri ve Psikologlar kendi uğraşı alanlarında hipnozu tedavi aracı olarak kullanabilirler. Bunların dışında sağlık mensubu olmayan kişiler bu tür bir tedaviyi uygulamaya hem yetkili değildirler hem de eksik bilgileri nedeniyle hastalara zarar verebilirler. Bu tarz tedavilere ilgi duyanların terapistlerini dikkatli seçmeleri ve bu konuda yetkili olup olmadıklarını saptamaları şarttır.
HİPNOZDAN KİMLER YARARLANABİLİR
Tüm insanlar hipnozdan yararlanabilir. Ancak hastaların küçük sayılabilecek bir kesimine hipnoz uygun bir tedavi tekniği değildir. Bunlar; şizofreni, paranoid bozukluk, mani, bunama, gibi beynin biyolojik hastalıkları ile zihinsel engelli olma durumlarıdır. Bunların dışında gerek psikolojik gerekse fiziksel hastalıklarda hipnozu kullanmak mümkündür. Psikolojik rahatsızlıklarda tedavi aracı olarak, fiziksel rahatsızlıklar da ise destekleyici tedavi olarak hipnozu kullanmaktayız.
Burada altını çizmemiz gereken nokta şudur: Hipnoz sadece bir rahatsızlığı olan kişilere değil sağlıklı kişilere de başarıyla uygulanabilmektedir. Kişisel gelişim için, başarılı olmak için, ruhsal rahatlama, dinginlik elde etmek için hipnoza başvurulabilir. Hipnotik transın meditatif ve zihinsel kapasiteyi güçlendirici etkilerinden yaralanmak mümkündür.
HİPNOTERAPİYİ TERCİH EDECEK OLAN KİŞİLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR:
Her insanın hipnozu yaşayış biçimi farklıdır. Burada uygulamakta olduğumuz tedavilerde kişiye özgün yaklaşımları seçmekteyim. Telkinlerin etkili olabilmesi için transın derinliğinin bir önemi yoktur. Telkinlere uyum göstererek dikkatli bir dinleme çoğu kez terapi için yeterli olmaktadır.
Hipnoz tedavide kullandığımız bir aracıdır. Asıl tedavi psikoterapötik yaklaşımla sağlanmaktadır. İlk seans görüşme/tanışma ve sizlerin sorunlarını anlamak içindir. Bu yüzden ilk seansta hipnoz uygulanmamaktadır. Daha sonraki seanslarda gerekli gördüğümüz durumlarda hipnoterapi uygulanmaktadır. Seanslar sizlerin özgün gereksinimlerinize göre biçimlendirilmektedir.
Semptom odaklı (ör. Sigara bırakma, özgül bir fobiden kurtulma, depresif duygu durumundan kurtulma, psikosomatik ağrılardan kurtulma vb) çalışmalar ön görüşme hariç 75 şer dakikalık yaklaşık beş seansta sonuçlandırılmaktadır. Öğrencilerin sınav stresleri ile başa çıkmaları, okula, derse motivasyonlarının artması, hızlı öğrenme ve etkin hatırlama yeteneklerinin artması için ön görüşme hariç, 50 şer dakikalık üç seans hipnotik trans çalışması uygulamaktayım.
Dinamik psikoterapi çalışmaları (Ör: kişilik sorunları, kişilik çözümlemeleri, davranış bozuklukları vb) ise daha uzun seanslar gerektirmektedir. Bu çalışmalarda psikoterapi seansları daha ön planda olmaktadır. Hipnoterapiyi ise özellikle tedavi bölümünde, tedaviyi hızlandıran ve pekiştiren bir teknik olarak kullanmaktayım.
Hastalarımızın randevularına azami dikkat göstermesi gerekmektedir. Herhangi bir nedenle randevusuna gelemeyecek olan hastalarımızın en az 24 saat önce bildirmesi ve randevusunu iptal etmesi gerekmektedir. Bu durum bizlere, bizim emeğimize ve zamanımıza saygının ve uygarlığın gereğidir. Randevusunu iptal etmeden gelmeyen hastalara para iadesi veya telafi seansı yapılmayacaktır. Randevulara uyulmaması halinde hem terapinin akışı ve tedavi olumsuz etkilenmekte hem de değerli bir zamanı kullanamamaktayız. Size verilen randevu saatinde başka bir hastanın kabul edilmesi de mümkün olmamaktadır.
Bizde bazı acil durumlarda size verdiğimiz bir randevuyu iptal etmek zorunda kalabiliriz. Bu durumda size 24 saat önce bilgi ve yeni bir randevu verilir. Bunun için iletişim numaralarınızın ulaşılabilir/güncel olması gerekir. Ayrıca, size ulaşamadığımız takdirde aramak üzere size ulaşabilecek olan bir yakınınızın telefonunu vermeniz uygun olur.
Seans süreleri gereksinime göre farklı düzenlenmiştir. Çocuklarda yaklaşık 50 dak. olan süre, erişkinlerde duruma göre 75-100 dak. olabilmektedir. Ücretlendirme seansta harcanan süreyle doğru orantılıdır. Bu nedenle öngörülen süreye dikkat edilmesi ve bir sonraki hastanın süresinden alınmaması gerekmektedir. Yinede bazı seanslarda olabilecek muhtemel uzamalar nedeniyle, hastalarımızdan 30 dakikaya kadar beklemelerde anlayışlı olmalarını umuyorum.
HİPNOZ NEDİR ?
HİPNOZU NEDEN TERCİH EDİYORUZ?
Hipnoz en basit tanımıyla trans halidir. Trans ise uyku ile uyanıklık arasında bir durum olup, telkin almayı kolaylaştıran bir ruh halidir diyebiliriz. Olumlu telkin tedavi edici bir terapi metodu olup trans halinde uygulandığında bilinçdışında olumlu değişikliklere ve iyileşmeye yol açmaktadır. Bu seanslar yeteri kadar tekrarlandığında bilinçdışında kalıcı değişiklikler ve iyileşmeler meydana gelmektedir. Kısacası hipnotik trans hali tedaviyi etkili bir şekilde uygulayabilmemiz için bize olanak sağlar. Ancak tedaviyi asıl oluşturan olumlu telkinler ve bu esnada uyguladığımız psikoterapi yöntemleridir.
Birçok ruhsal terapi yöntemi vardır. Ancak bilimsel açıdan kabul edilen ve en geniş anlamda uygulanmakta olan başlıca üç yöntemden söz edebiliriz.
1-Medikal Tedavi: İlaç tedavisi.
2-Psikoterapi: Bilişsel, davranışçı, dinamik ve varoluşçu terapiler.
3-Hipnoterapi: Telkinlerin ve psikoterapi yöntemlerinin trans altında uygulanması.
İlaç tedavisi 6 aydan başlayan bazı hallerde ömür boyu uygulanması gereken bir tedavi şeklidir. Beynin biyolojik bozukluklarında uygulanması zorunludur. Diğer bozukluklarda ise zorunlu bir tedavi şekli değildir. Psikoterapiye ve hipnoterapiye bir üstünlüğü yoktur. İlaçların yan etkileri ve diğer ilaç etkileşimleri bu tedavinin başlıca sorunlarını oluşturur. Tüm psikolojik bozukluklar için etkinliği saptanmış bir ilaç tedavisi henüz ortaya konamamıştır. Uzun süren ilaç tedavilerine rağmen nüksler sıktır. Bu yüzden kişisel olarak ben ilaç tedavisinden yana değilim.
Psikoterapi bilimsel etkinliği kanıtlanmış, doğal, hiçbir yan etkisi olmayan, ehli kişilerce uygulandığında tamamen iyileşme sağlayan bir yöntemdir. Ancak kamusal alanda verilmeyen bu hizmete ulaşabilmek için belirli maddi olanaklara sahip olmak, zaman ayırmak ve sabırlı olmak şarttır.
Hipnoterapi ise bilinçdışı erişimin kolay olması nedeniyle çok daha çabuk sonuç veren, gerek terapötik anlamda, gerekse analitik anlamda süreci hızlandıran bir tekniktir. Bu özelliğinden dolayı daha kısa zamanda ve daha düşük maliyetlerle iyileşme sağlama olanağı vardır. Türk insanının sabırsız yapısı ve bir an önce sonuç alma beklentilerini karşılaması nedeniyle bu tekniğin önümüzdeki yıllarda çok daha fazla talep göreceği kanısındayım. Ben de bu yöntemi çeşitli avantajları nedeniyle tercih ediyorum. Ayrıca bazen medikal tedavinin, bezen klasik psikoterapinin tıkandığı durumlarda hipnoterapi bizlere yeni açılımlar sağlamaktadır. (Ör. İlaç ve madde bağımlılıkları, konuşma bozuklukları, anoreksia nevroza, bulumnia, kişilik bozuklukları, davranış bozuklukları, dürtü kontrol bozuklukları, ağrı bozuklukları, konversiyon bozukluğu, somatizasyon bozukluğu vb.).
Hipnoterapinin bir başka üstünlüğü ise bilinen fiziksel bir hastalığın tedavisinde destek olarak kullanılabilmesi ve hastalığın gidişini olumlu etkilemesidir. (Ör. Bir kanser hastasının ağrılarının kontrolünde). Hipnoz ayrıca analjezi, anestezi, ağrısız doğum gibi farklı tıp alanlarında destekleyici ve sağaltıcı etkiler yaratmaktadır.
HİPNOZUN ZARARI VAR MIDIR
Hipnoz çok temel olarak iki tarzda uygulanabilir. Birincisi direkt olumlu tekinlerle şifa sağlamaya yönelik çalışmalardır. Hiçbir zararı ya da yan etkisi kesinlikle yoktur. İkincisi ise analitik hipnoterapi olup, psikoterapi bilgi ve deneyimine sahip terapistler tarafından uygulanmalıdır. Burada hipnotik trans altındaki suje ile bilgi alışverişinde bulunulur. Seansı uygun sorularla yönetmek ve gerekli terapötik yaklaşımları göstermek bir terapi sanatıdır. Bu tekniğin daha deneyimli ve donanımlı terapistler tarafından uygulanması şarttır. Ayrıca hipnotik trans altında yaş geriletilmesi, katarsis (boşalım) sağlanması gibi tekniklerin yine ustaca idare edilmesi gerekmektedir. Yetkili ve deneyimli terapistler tarafından yapılan hipnozun hiçbir zararı yoktur.
HER İNSAN HİPNOZ OLABİLİR Mİ
Hipnoz her insanın yaşayabileceği doğal bir süreçtir. Zaman zaman hepimiz, günlük yaşamımızda hipnotik deneyimler yaşarız. TV reklamlarından etkilenerek bazı ürünleri almak istememiz irademiz dışında hipnoz olmamızdan kaynaklanır. Bilinçaltımızdaki tüm bilgileri hipnotik bir süreçte içimize alırız. Bilmediğimiz bir konuda anlatılanları inanarak dinlerken aslında bir çeşit hipnoz durumu yaşar ve anlatılan bilgileri kritik etmeden içimize alırız. Bir film izlerken duygulanır, ağlar, gülerken bir çeşit hipnotik ruh hali içinde oluruz. Bir şeye kendimizi iyice konsantre etmişsek, örneğin bilgisayarda oyun oynuyorsak, bir işe kendimizi iyice konsantre etmişsek, heyecanla maç izliyorsak yine bir çeşit hipnoz durumundayız demektir. Dış uyarılara kendimizi kapatmış sadece o anda yaptığımız işe odaklanmışızdır. Bu odaklanma tıpkı hipnozdaki telkinlere odaklanma gibidir. Bu durumlarda insanlar tıpkı hipnozdaki gibi telkinlere yatkın hale gelirler. Dolayısıyla hipnoz doğal hayatımızın da bir parçası olan tanıdık bir olgu olup bir hipnotist yardımıyla yeniden yaşantılandığında bu tanıdıklık daha iyi anlaşılır.
HİPNOZA DİRENÇ NEDİR
Bir kişi hipnoza giremiyorsa hipnoza dirençten bahsederiz. Bunun tek nedeni kişinin hipnoz hakkındaki eksik ve yanlış bilgileri nedeniyle yaşadığı korkudur. Bazı kişiler hipnozun bir bilinç kaybı olduğunu düşünür. Tersine hipnoz beynin aktif olarak katıldığı bir konsantrasyon çalışmasıdır. Özellikle sağ beynin aktif hale geldiği, uykudan farklı, beynin özel bir elektriksel aktivite içinde olduğu durumdur. Hipnozu uyumak ya da bilincin kaybedilmesi olarak düşünmek doğru değildir. Özellikle bilinçli hipnoz tekniğinde, zihnin bilinçli bölümü kısmen uyanık bir halde ve süreci izlemektedir. Kişi hipnotisti duyar, gerekirse onunla konuşur ve sorularına yanıt verir. Çevreden gelen sesleri ve bazı uyarıları da alması mümkündür. Hatta bu durumda kişi hipnozu yaşamadığını sanır ki bu da doğru değildir.
Bazı kişiler hipnozdan çıkamayacağından korkar ki bu da yanlış bir bilgidir. Hipnozdaki suje hipnotistin komutu ile kolayca hipnozdan çıkar. Hatta hipnotistin hipnotik telkinlerinin sürmemesi durumunda dahi hipnozu yüzeyselleşir ve suje hipnozdan çıkar.
Yine bazı kişiler hipnotistin art niyetli telkinlerinden zarar görebileceklerini düşünürler. Oysa kişi her ne kadar trans halinde olsa bile beyninin bir bölümü ile telkinleri kontrol etmektedir. Bu kontrol eden beyin bölümüne biz ‘iç gözlemci’ deriz. Kişinin amacına, terapinin hedefine uygun olmayan telkinlerle karşılan suje bu ‘iç gözlemci’ nin tepkisi nedeniyle derhal otomatik olarak hipnozu yüzeyselleştirir ve uyanma moduna geçer. ERP kayıtlarıyla da bu durum kanıtlanmıştır.
Bazı kişiler kontrollerini kaybetmekten bazıları ise bazı gizli bilgilerinin ve sırlarının ortaya çıkacağından korkarlar. Oysa hipnoz kişide bir sır ya da suç arama metodu değildir ve böyle bir amaçla kullanılması da mümkün değildir. Biz terapistler danışanlarımızın bize bilinçli düzeyde verdikleri bilgilerle çoğu kez yetiniriz. Bize verilen bilgilere inanır ve güveniriz. Kendi kişisel inanış, ahlaki anlayışımıza ya da felsefi anlayışımıza ters bile görünse bu bilgilerle danışanımızı yargılamayız, suçlamayız ve onun hakkında bir önyargı oluşturmayız. Bizim görevimiz anlamak ve yardım etmektir. Sır tutmak ve tüm bilgileri danışanımızın sorunlarını çözmek için kullanmaktır. Bazı analitik çalışmalarda, danışanımızdan yeniden izin alarak bazı yaşam olaylarına ‘yaş geriletme tekniği’ ile gidebiliriz. Buradaki amacımız da takdir edilmeli ki travmayı ortaya çıkarmak bunun yarattığı duygusal sorunları çözüme kavuşturmaktır. Kısacası burada yapılan her şey sadece ve sadece hastanın yararı içindir.
Burada dikkat edilmesi gereken yegane husus tam bir güven ilişkisinin kurulmasıdır. Seans odasındaki tüm konuşulanların ve ortaya çıkan bilgilerin profesyonel bir anlayışla saklanacağı ve danışanların bu ifşaattan en ufak bir zarar görmeyecekleri güveninin oluşmasıdır. Bunun da yolu danışanların bu tür tedaviler için mutlaka işinin ehli, bu konuda yetkili, deneyimli ve güven duyabileceği bir profesyoneli seçmesidir. Ben şahsen bu konuyu danışanlarımla açıkça konuşmaktan yanayım. Eğer bu güveni bana duyamıyorlarsa başka bir terapiste gitmesini öneriyorum hatta başka bir terapiste ulaşmasında yardımcı oluyorum.
İYİ BİR HİPNOZ SAENSI İÇİN YAPMANIZ GEREKENLER
Hipnoterapi seansını hipnotist yönetir. Danışanlarımızdan istediklerimiz son derece basit ve uygulanması kolay şeylerdir. Tekniğin doğası gereği danışanlar rahat bir koltukta veya divanda gözleri kapalı bir halde dinlenir ve telkinleri dinlerler. Burada verimli bir trans çalışmasının yapılabilmesi için danışanlarımızın bazı konulara dikkat etmesi gerekmektedir.
1-Kesinlikle hipnoza girip girmediğinizi ya da ne derece derin bir hipnozda olduğunuzu düşünmeyin ve anlamaya çalışmayın. Sadece telkinlere odaklanın ve telkinlerin gereğini yapın.
2-Telkinleri analiz etmeye çalışmayın. Bunları seanstan önce zaten sizlerle paylaşıyor ve onayınızı alıyoruz. Telkinleri dinlerken isterseniz sizde içinizden tekrar edebilirsiniz.
3-Çevredeki uyaranları (sesleri) dikkate almayın, sadece hipnotistin sesine odaklanmaya çalışın. Çevreyi izlemekten vazgeçin ve içinize yoğunlaşın.
4-Kendinizi akışa bırakın ve süreci kontrol etmeye çalışmayın.
5-Konsantre olmakta zorluk çekiyorsanız gözlerinizi açabilir ve terapistinize bu durumu ya da varsa sorununuzu bildirebilirsiniz. Uzandığınız divan rahat değilse, vücudunuzun bir yerinde ağrı ya da rahatsız edici bir duygu varsa bildirin. Üşüyorsanız bir battaniye ile örtünebilirsiniz. Tuvalet ihtiyacınız varsa mutlaka giderin. Susamışsanız su için. Müzik ya da ışık rahatsız ediyorsa bildirin. İhtiyaçlarınızı belirtmekten kaçınmayın.
6-Hipnoz koltuğunda ya da divanında rahat, güvenli ve huzurlu olun.
7-Trans esnasında içinizden gelen duyguları kontrol etmeye ya da bastırmaya çalışmayın. Eğer içinizden ağlamak geliyorsa ağlayın ve rahatlayın. Kendinizi duygusal deşarjlar açısından özgür kılın. Buradaki tek amacın size, duygusal iyileşmenize yardım edilmesi olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
HİPNOZU KİMLER YAPABİLİR
Bu konuda eğitim almış ve kendini yetiştirmiş olan Tıp doktorları, Diş hekimleri ve Psikologlar kendi uğraşı alanlarında hipnozu tedavi aracı olarak kullanabilirler. Bunların dışında sağlık mensubu olmayan kişiler bu tür bir tedaviyi uygulamaya hem yetkili değildirler hem de eksik bilgileri nedeniyle hastalara zarar verebilirler. Bu tarz tedavilere ilgi duyanların terapistlerini dikkatli seçmeleri ve bu konuda yetkili olup olmadıklarını saptamaları şarttır.
HİPNOZDAN KİMLER YARARLANABİLİR
Tüm insanlar hipnozdan yararlanabilir. Ancak hastaların küçük sayılabilecek bir kesimine hipnoz uygun bir tedavi tekniği değildir. Bunlar; şizofreni, paranoid bozukluk, mani, bunama, gibi beynin biyolojik hastalıkları ile zihinsel engelli olma durumlarıdır. Bunların dışında gerek psikolojik gerekse fiziksel hastalıklarda hipnozu kullanmak mümkündür. Psikolojik rahatsızlıklarda tedavi aracı olarak, fiziksel rahatsızlıklar da ise destekleyici tedavi olarak hipnozu kullanmaktayız.
Burada altını çizmemiz gereken nokta şudur: Hipnoz sadece bir rahatsızlığı olan kişilere değil sağlıklı kişilere de başarıyla uygulanabilmektedir. Kişisel gelişim için, başarılı olmak için, ruhsal rahatlama, dinginlik elde etmek için hipnoza başvurulabilir. Hipnotik transın meditatif ve zihinsel kapasiteyi güçlendirici etkilerinden yaralanmak mümkündür.
HİPNOTERAPİYİ TERCİH EDECEK OLAN KİŞİLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR:
Her insanın hipnozu yaşayış biçimi farklıdır. Burada uygulamakta olduğumuz tedavilerde kişiye özgün yaklaşımları seçmekteyim. Telkinlerin etkili olabilmesi için transın derinliğinin bir önemi yoktur. Telkinlere uyum göstererek dikkatli bir dinleme çoğu kez terapi için yeterli olmaktadır.
Hipnoz tedavide kullandığımız bir aracıdır. Asıl tedavi psikoterapötik yaklaşımla sağlanmaktadır. İlk seans görüşme/tanışma ve sizlerin sorunlarını anlamak içindir. Bu yüzden ilk seansta hipnoz uygulanmamaktadır. Daha sonraki seanslarda gerekli gördüğümüz durumlarda hipnoterapi uygulanmaktadır. Seanslar sizlerin özgün gereksinimlerinize göre biçimlendirilmektedir.
Semptom odaklı (ör. Sigara bırakma, özgül bir fobiden kurtulma, depresif duygu durumundan kurtulma, psikosomatik ağrılardan kurtulma vb) çalışmalar ön görüşme hariç 75 şer dakikalık yaklaşık beş seansta sonuçlandırılmaktadır. Öğrencilerin sınav stresleri ile başa çıkmaları, okula, derse motivasyonlarının artması, hızlı öğrenme ve etkin hatırlama yeteneklerinin artması için ön görüşme hariç, 50 şer dakikalık üç seans hipnotik trans çalışması uygulamaktayım.
Dinamik psikoterapi çalışmaları (Ör: kişilik sorunları, kişilik çözümlemeleri, davranış bozuklukları vb) ise daha uzun seanslar gerektirmektedir. Bu çalışmalarda psikoterapi seansları daha ön planda olmaktadır. Hipnoterapiyi ise özellikle tedavi bölümünde, tedaviyi hızlandıran ve pekiştiren bir teknik olarak kullanmaktayım.
Hastalarımızın randevularına azami dikkat göstermesi gerekmektedir. Herhangi bir nedenle randevusuna gelemeyecek olan hastalarımızın en az 24 saat önce bildirmesi ve randevusunu iptal etmesi gerekmektedir. Bu durum bizlere, bizim emeğimize ve zamanımıza saygının ve uygarlığın gereğidir. Randevusunu iptal etmeden gelmeyen hastalara para iadesi veya telafi seansı yapılmayacaktır. Randevulara uyulmaması halinde hem terapinin akışı ve tedavi olumsuz etkilenmekte hem de değerli bir zamanı kullanamamaktayız. Size verilen randevu saatinde başka bir hastanın kabul edilmesi de mümkün olmamaktadır.
Bizde bazı acil durumlarda size verdiğimiz bir randevuyu iptal etmek zorunda kalabiliriz. Bu durumda size 24 saat önce bilgi ve yeni bir randevu verilir. Bunun için iletişim numaralarınızın ulaşılabilir/güncel olması gerekir. Ayrıca, size ulaşamadığımız takdirde aramak üzere size ulaşabilecek olan bir yakınınızın telefonunu vermeniz uygun olur.
Seans süreleri gereksinime göre farklı düzenlenmiştir. Çocuklarda yaklaşık 50 dak. olan süre, erişkinlerde duruma göre 75-100 dak. olabilmektedir. Ücretlendirme seansta harcanan süreyle doğru orantılıdır. Bu nedenle öngörülen süreye dikkat edilmesi ve bir sonraki hastanın süresinden alınmaması gerekmektedir. Yinede bazı seanslarda olabilecek muhtemel uzamalar nedeniyle, hastalarımızdan 30 dakikaya kadar beklemelerde anlayışlı olmalarını umuyorum.